VİRÜS ADİL, SİSTEM VAHŞİ

AnalizPolitika

Written by:

Virüs, egemen seçkinlerin ihmalinin canice boyutunun sonuçlarını şimdiden gözler önüne sermiş durumda. Toplumsal eşitsizlik ve sosyal altyapının zayıf olduğu ülkelerin virüsten büyük hasar alması kaçınılmazdır. Virüs bütün sınıflara bulaşsa da, bütün sınıfları aynı biçimde etkilemiyor. Egemen sınıfın kendini daha iyi izole etme ve evde çalışma olanakları bulunuyor. Proletarya ve orta sınıf her kriz ya da afet sonrasında olduğu gibi onları daha da kötü günler bekliyor. Corona virüsü teşhisi konan İran sağlık bakanı yardımcısı Iraj Harirchi bile virüsün “demokratik” olduğunu ve “yoksul-zengin” ayrımı yapmadığını söylemişti. Bu konuda Harirchi haklıydı. Hepimiz aynı gemideyiz. Peki neden burjuva sınıfı kendini koruyup muhafaza edebiliyorken, çalışmak zorunda olan işçiler, emekçiler kendi kaderine terk edilmiş durumda. Egemen sınıf, dinî bir motivasyonla işçi ve emekçileri gözgöre göre ölüme terketmiştir. Bu konuda ABD gibi toplumsal eşitsizliğin aşırı ve sosyal altyapının içler acısı durumu bilançoyu daha da ağırlaştırıyor. Türkiye’de durum hiç farksız değil egemen sınıf muhafaza edilirken yoksul proletarya ve orta sınıf yardım kampanyalarına teşvik ediliyor. Egemen ve izole olmuş sınıfın Evde kal çağrılarına haklı bir isyan sesi yükseldi;”bizi virüs değil sizin düzeniniz öldürecek”. Oysa sermaye iktidarı bu günler için ayakta tutuyordu. Şimdi iktidarın yapması gereken sermayeyi korumak değil mi? İnsanlığın ortak mirası büyük bir yıkım yaşadı. Bu yıkım ancak herkesin kendini düşünmesiyle ortadan kalkmayacaktır. Uluslararası ölçekte çözüm arayışlarına girmemiz gerektiğini söylemeyeceğim çünkü artık bu bizim için mecburidir. Sömürge ve vahşi kapitalizm anlayışından vazgeçilmeli ve toplumsal gereksinimler için çaba sarf etmeliyiz. Uluslararası ölçekte birlik ,beraberlik ve kardeşlik içinde bütün dünya toplumlarıyla birleşmeliyiz. Virüs sağlık sisteminin kapitalizmin tekelinde kâr amacı güttüğünü gözler önünü serdi. Uluslar kapitalistler’in elinden derhal bu kurumları geri almalıdır. Bir kez daha sosyalist felsefenin bütün dünya için gerekli olduğunu anlamış olduk. Avrupa birliğinin aslında düşündüğümüz gibi bir birlikteliğe sahip olmadığını her şeyin ekonomik ve çıkarlara dayalı olduğunu da gördük. İtalya’nın yardım çığlıklarına hiçbir Avrupa ülkesi karşılık vermedi. İtalya kendi kaderine bırakıldı. Sosyalizm ve komünizm felsefesiyle yönetilen Çin ve Küba bütün dünya’ya el uzattı. Bunu “devrimci görev ” olarak yapmak zorunda olduklarını söylediler. Prekapitalist yapı büyük bir ihtimalle darbeyi aldı, devletin tüm imkanlarının sınırlı birilerine peşkeş çeken yapılar bu noktadan sorgulanır bir hale gelecektir. Güven duygusunun yitirilmesi ile birlikte, toplumu kuşatan ideolojik yapı ne olursa olsun, büyük yaralar alır. Korona virüsü salgınına ve tüm sosyal sorunlara verilecek yanıta yol göstermesi gereken ilkenin özel kâr değil toplumsal gereksinimler olması gerekiyor. Dünya ekonomisinin sosyalist temelde yeniden yapılandırması kaçınılmazdır. Hepimiz aynı gemideyiz diyebiliyorsak hepimiz aynı şartlarda mücadele de etmek zorundayız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir