HER ŞER HAYIR DOĞURUR MU?

AnalizPolitika

Written by:

HER ŞER HAYIR DOĞURUR MU?

Eskiler ‘’her şerde bir hayır vardır’ ’derler. Doğruluğu ya da genel geçerliliği tartışılabilir. Örneğin Covid-19 şerri bizde hangi sektörlerde hayırlara vesile oldu, hangilerinde değişen bir şey olmadı?

Covid-19 sağlık sektörünü öne çıkardı. Bilimi öne çıkarırken kerameti kendinden menkul şeyhlerin, dervişlerin, gavsların bilcümle üfürükçülerin bir işe yaramadığını umarım göstermiştir. Eğer gösterdiyse –ki şüpheliyim- bu Covid-19’un bize en büyük iyiliği olur.

Benim açımdan sağlık sektörü kadar tarım sektöründe de göstermesi çok önemli. Ama göstermedi. Eğer bu salgın esnasında ölmez isek eylülden itibaren bize büyük bir gıda enflasyonu ve gıda krizi beklemekte. Bu köşede ilk yazımda felaket tellallığı yapmak istemem ama ‘’görünen köy kılavuz istemez.’’ Türkiye gibi geniş bir coğrafyası, iklim zenginliği, biyolojik zenginliği ve verimli ovaları olan bir ülkenin neden kriz yaşayabileceğini anlatmaya çalışayım.

Hani bir dönem neoliberallerin, dönek solcuların ve boğaz manzaralı yalılarda oturan ekonomistlerin küçümsediği ‘’kendine yeterli’’ ülke mi olurmuş canım’’ dedikleri Türkiye gıda da kendine yeterli bir ülkeydi. Oysa bugün Türkiye gıda sektöründe net ithalatçı durumuna getirildi.

Destekleme oranları çok yüksek dendi, çiftçi 45 gün çalışıyor bir daha yatıyor dendi, 15 günde 15 yasa ve 15 milyar dolar kredi dendi hep çiftçiye vuruldu. Sonra ne oldu? 1-2 kalem de ne olduğunu anlatmaya çalışayım.

Barilla gıda ve Beslenme Vakfının 67 ülke üzerinde 90 kriteri esas alarak yaptığı bir çalışmaya göre Türkiye 58. sırada yer alıyor. Yapılan çalışmada ülkelerin gıda güvenliği ve kendine yeterlilik esasları üzerinde duruluyor. Bu çalışmaya göre Türkiye gıda temininde sorunlu bir ülke durumunda. Aslında bunu bilmek için yurt dışında yapılan çalışmaları takip etmeye gerek yok. Anlamak, görmek isteyene bizim veriler bize yeter. 2019 yılında Türkiye’nin buğday ithalatı hemen hemen 10 milyon tona dayandı. Bunun büyük bir kısmı Rusya’dan alındı. Biz nasıl patates ihracatına sınırlama getirdiysek Rusya’da buğday ihracatına kısıtlama getirdi. Yani paranız olsa bile alamayacaksınız. Ne zaman alırsınız? Harmandan sonra fiyatlar yükselince.

Sadece buğday değil. Bugün mercimek, nohut, fasulye başta olmak üzere bakliyat grubundan ithalatçı durumundayız. (Bu arada mercimeğin anavatanının Anadolu olduğunu not düşeyim). Dünyanın en büyük bal üreticisi Çin bal satamaz hale geldi. Bugün Türkiye 100’den fazla üründe ithalat yapması dolayısıyla kendi köylüsünü yoksulluğa mahkum eden bir yönetimin egemenliğinde. İthal edilen ürünlerin sağlık boyutunu hiç değinmiyorum bile.

Her ülke bu pandemi sonrası farklı senaryolar geliştirip çözüm ararken Tarım Bakanlığının en büyük önerisi Hazine arazilerinin kiraya verilmesi oldu. Tarım Bakanlığı kiraya verilecek araziyi büyük göstermek adına dekardan ve hektardan vazgeçip metrekareye çevirdi. Oysa bütün dünyada bu konudaki terim dekar veya hektardır. Buna da kabul. Mccain Bekir’e göre 600 milyon metrekare arazi kiraya verilecek.  Yani 600 bin dekar. Oysa üreticinin terk ettiği tarım alanı 50 milyon dekar. Yani kiraya verilen arazinin yaklaşık 83 katı. Bu arazilerden kimlerin faydalandığı ayrı bir soru olarak dursun. Varsayalım ki gerçek anlamdaki üreticilere aile işletmelerine verilmiş olsun. Mevcut arazisini girdi maliyetleri yüzünden ekip dikemeyen ve boş bırakan üretici kiraya verdiğiniz arazileri nasıl ekip dikecek? Kuldan utanmıyorsunuz bunu biliyoruz da Allah’tan damı korkmuyorsunuz. Koskoca Tarım Bakanlığında bir Allah’ın kulu yok mudur ki, bu girdi fiyatları ve ithalatçı politikalarla üretim mümkün değil diyebilecek?

Bir Allah’ın kulu yok mudur ki, Sayın Bakanım; bizim mazottaki KDV ve ÖTV’yi elmas, yat ve kotraların ödediği vergi seviyesine çekmemiz gerekiyor diyen? Bu yol yol değil. Balkanlardaki hayvanları bitirdik. Yetmedi Brezilya ve Uruguay’dan canlı hayvan ithal ettik. Artık yurt dışındaki çiftçileri desteklemeyi bırakıp kendi üreticimizi destekleyelim diyebilecek bir tane bürokrat yok mudur? Hadi onları geçtim. Bu ülkede eline geçirdikleri fırsatları kullanıp aidat toplayan Birlik Başkanları ve Ziraat Odaları siz ne işe yaparsınız?

Nisan ayının sonuna geliyoruz. En fazla bir ay süre var. Bu bir ay içerisinde gerekli önlemler alınmazsa, ağustos ve eylül ayından itibaren ortaya çıkacak kaba yem sıkıntısının önüne geçilemez. Bakanlık arazi kiralayarak hazineye gelir elde etmeye yönelik politikaları bir kenara bırakıp sorunu anlayamaz ve çözüm getiremezse 2021 bu yıldan daha zor geçecek demektir.

Görüldüğü gibi her şer hayır doğurmuyor. Hayır doğurduğu sektörler, konut kredi oranlarının artışı, uçak biletlerinde KDV indirimi, bağış toplama için uygun ortam ve doğa talanı için yapılan maskeli ihaleler.

Köylü mü? Onlar hayırdan uzak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir