Tuzlanmış Anayasa!

AnalizPolitika

Written by:

Demokrasilerde sadece ordu ve yargı mensupları tribünlerde oturur. Geri kalan tüm toplum kesimleri sahada olur. Ancak bir süre sonra tribündekiler oyundan sıkılır ve kendi takımlarına dahi tepki göstermeye başlayabilirler. Eğer sahada olması gerekenler, örneğin işçiler, tribünde oturmaya devam eder ve sahaya inmezseniz, korkarım biri çıkar, düdüğü çalar, ‘Oyun bitti, herkes evine’ der. ( Bülent Ecevit)

Ülkemizin 1982 Anayasası’nın tuzlanmış bir haline değil , yeni gerçek demokratik ve katılımcı bir anayasaya ihtiyacı vardır. İnsan Hakları, modern devletlerin hukuka verdiği önemin başka bir göstergesidir. Osmanlı, monarşiden “Kanuni Esasi” aracılığı ile modern devlet yapısına geçmeye yönelik bir çalışma yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti 1924 Anayasası ile modern bir devlet olarak kuruldu. Tek parti döneminde Hukuku bağımsız bir erk olarak kuramadı. Çok partili hayata geçtikten sonra çeşitli modernleşme ve demokratikleşme adımlar atıldı. Askeri darbeler ise gerçek bir hukuk devleti kurmamızı her daim engellemiştir. İki binlerden sonra Avrupa Birliğine uyum yasaları ile hukuk alanında epeyce mesafe almayı başardık.

12 Eylül lideri Kenan Evren, 12.Eylül 1980’de şöyle demiştir:

“ Kanun ve nizam hâkimiyetini sağlamada tecrübeli ve yetenekli kişilerden oluşan mahkemelerin süratle ve doğru karar verebilmelerini ve bunları korkusuzca uygulayabilmelerini sağlayacak yasal ve idari tedbirleri alınacaktır “

12 Eylülcüler darbeyle beraber 1961 Anayasasını ortadan kaldırıp devleti yönetme yetkilerini MGK adı altında tamamen kendilerine topladılar.

Doğrudan iktidar oldukları üç yıllık süre zarfında aldıkları her karar, hatta her sözleri kanun oldu ve ardından bu durumu 6.Kasım Anayasa’yla yasal bir çerçeveye oturttular.

6 Kasım Anayasası, 1961 Anayasasıyla uyumsuzluk içinde olan uygulamaların “ yasal dayanağı” olma özelliyle, darbe anlayışının kalıcı ve sürdürebilir olmasına hukuksal kılıf yaratılmıştır. Bu durumla beraber “ baskı” esasına uygun organlarla donatarak –nisbi* demokratik hak ve özgürlükleri ortadan kaldırma misyonu üstlenmiş ve kısmı olarak başarılı olmuşlardır.

Bu açıdan, 12 Eylülcülerin anayasasında yaratılmaya çalışılan “ hukuka ve insan haklarına “ uyum sadece bir sözden ibaret kalmıştır.

Temel hak ve özgürlükler konusunda takınılan tavır, temel hakların rafa kaldırılmasından ibaret olmuştur. Demokrasiler genel olarak hak ve özgürlükleri korumayı ve kendi varlıklarını korumanın bir aracı olarak görürlerken , “baskı ve terör” rejimleri tam tersi bir anlayışla bu amaç için hak ve özgürlükleri devletin BEKASI için tehlikeli görmektedirler.

Anayasa yolu ile yasaklanan ve milli çıkar bahanesi ile yasaklar nelerdir;

1)      Basına ciddi sınırlama ve yasakla getirilmiştir

2)      Derneklerin siyasetle uğraşmaları, siyasi parti, vakıf gibi kuruluşlarla işbirliği yapmaları yasaklanmıştır.

3)      Toplantı ve gösteri hakkı “ anarşi ve terör” e kaynak teşkil ettiği için ortadan kaldırılmıştır.

4)      Çalışma ve sözleşme Hürriyeti’ne, sendika ve grev hakkına son derece ciddi kısıtlamalar getirilmiştir.

5)      Parti kurma, partilere üye olma ve partilerden üyelik sonlandırma ciddi kısıtlamalar getirilmiştir.

6)      Cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanınmıştır

7)      Anayasada ortaya çıkan özelik asıl devletin “MGK” olduğudur.

12.Eylül anayasasında yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmış, yargı yürütmenin denetimine sokulmuştur.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir