Tanrılarda Eşitlik

Analiz

Written by:

O korkunç kazanın hemen ardından bir çanta misali yanında taşıdığı polis görünümlü “rozetli suç çetesiyle” birlikte olay mahalline hemen intikal ederek Özgürlük Heykeli manzaralı karlı bir çukurun içerisinde can çekişen siyahi delikanlı Brenton Butler’ı acımasızca ölüme terk eden ırkçı polis memuru Mike’ı mahkeme koridorlarında bir bankta tek başına otururken yakalayan baba Isaiah Butler;

“Seni kendim öldürürdüm. Ama o zaman senden bir farkım kalmazdı. Ama şunu unutma. Sen de bir gün kendi Tanrı’nla karşılaşacaksın. İşte o karşılaşma, beyazların bizden hiçbir farkının kalmadığı tek yer olan hapishanelerde olacak, bundan emin olabilirsin. Çünkü seni içeride öldürecekler.” Diyerek onu hemen oracıkta üstelik çıplak elleriyle öldürmek istemesine rağmen “intikam” işini Amerikan adaletiyle birlikte Amerikan hapishanelerindeki o bilinen siyahi adalete(!) çoktan devretmiş olduğunun birinci elden müjdesini veriyordu söylediklerini boş bakışlarıyla anlamlandırmaya çalışan polis memuru Mike’a!

Acaba diyorum, daha önceki bir yazımda da bahsettiğim ve izlenilmesini hararetle önerdiğim Seven Second dizisinde evlat acısını yüreğine gömmek zorunda kalmış, kederli bir babanın ağzından dökülen ve beni inanılmaz etkileyen bu müthiş cümlelerin bir benzerlerini de, evlatlarının en güzel çağlarını, en güzel zamanlarını ve en kıymetlisi olan canlarını bu memleketi zehirli bir sarmaşık gibi her koldan çepeçevre saran ırkçılığa karşı yıllardır kurban vermiş olan gözü yaşlı Kürt babaları ya da anaları da, her ne kadar bizim ceberrut kolluk kuvvetlerimize “Amerikan özgürlüğü” standartlarında öyle rahat rahat yaklaşamasalar bile, o yorgun zihinlerinden geçirmişler midir?

Kendilerinin yaşadığı o tahammül edilemez acıların, telafisi imkansız kayıpların ya da büyük haksızlıkların bir benzerinin ve hatta daha ağırlarının Türkler tarafından da yaşanmasını dileyip Türklerle yasalar karşısında olmasa bile kederlerde, acılarda, hüzünlerde ve ölümlerde eşitlenerek onların da kendi Tanrılarıyla karşılaşmak zorunda kalacaklarının hayalini kurmuşlar mıdır acaba?

İhtimal dahilindedir. Oysa, bu cumhuriyetin başat kurucu unsurları olan Türklerle Kürtlerin bu kadim topraklarda “et ya da tırnak fark etmeksizin” eşit haklara sahip olarak özgürce yaşamaları için hiç kimsenin ölmesine ya da demir parmaklıklar ardında ömür tüketmesine gerek bile yok bence.

Yeter ki, bu topraklarda sanki yeterince Türk yaşamıyormuş ve Türkçe konuşulmuyormuş gibi Türkler garip bir iştahla tüm Kürtleri kendileri gibi halis malis Türk yapmaktan ve onları sadece Türkçe konuşurken görmeyi hayal etmekten bir an önce vazgeçsinler ve tabii insanların ana dillerinin aynı zamanda onların onurları, hayatları olduğunu iliklerine kadar özümseyerek insanların kendi dillerinde özgürce şarkılar, türküler söylemesinin, ağıtlar yakmasının asla ama asla siyasi bir suçun, ayıbın ya da kabahatin konusu olamayacağını anlasınlar ve tabii bi zahmet de başta kıymetli Nûdem kardeşimiz olmak üzere yıllarını usta bir hırsız gibi kendilerinden çekip aldıkları kim varsa, diline, dinine, inancına, ideolojisine bakmaksızın onların hepsini serbest bıraksınlar.

Dibine kadar kaos yüklü bu kanlı toprakların sonsuza dek huzura, esenliğe varabilmesinin yegane koşulu, işte bu toplumsal barıştan, farklılıklara olan samimi tahammülden ve saygıdan geçmektedir. Bunu başarabilirsek ne ala, ama başaramazsak eğer, burasının hani Amin Maalouf ustanın da yazdığı gibi herkesin kendi Tanrısına diğerlerinin dualarını susturması için yakardığı çileli bir milletler tımarhanesine dönme ihtimalini hiç de uzak görmüyorum, ki yaşamaktan ziyade Türk’üyle, Kürdüyle, dindarıyla, benim gibi inançsızıyla an itibariyle içerisinde adeta debelendiğimiz ve birbirimize çarpmalara doyamadığımız hayat görünümlü bu zulmün söz konusu o tımarhanenin ayak sesleri olduğunu, hani bilmiyorum özel olarak belirtmeme gerek var mıdır?

Uğur Güney Subaşı

(Nûdem’i serbest bırakın)

One Reply to “Tanrılarda Eşitlik”

  1. Suzan dedi ki:

    Emeğinize sağlık güzel yazmışsınız. Okuyanı çok olsun inşallah

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir