İKİ RESİM VE DOĞA TALANI

AnalizPolitika

Written by:

Müthiş bir resim….

Sayın Kaymakamın ve Rektörün bu resmi ileriki yıllarda çoluğuna çocuğuna saklayacağını bilmem ama Sayın Başkan Tolga Tosun bu resmi mutlaka saklamalı.

Neden mi?

Çok değil 15-20 yıl sonra Güney Marmara Bölgesi yaşanmaz bir hal alınca, Kapıdağ’ın eşsiz florası kaybolunca, Çanakkale Kösedere domatesleri yok olduğunda ve en çok Bandırma Körfezi bir zehir körfezine döndüğünde Sayın Başkan bu resmi göstermeli. Bakın çocuklarım “bölgenin ekonomik gelişmesini sağlamak için sizlere daha çok miras bırakabilmek için bu amcalarınızla birlikte sanayi alanını hayata geçirdik. Sizin şimdi böyle bir eli yağda bir eli balda yaşamanızı sağlayabilmek için bir zamanlar denize girilen Bandırma Körfezini zehir yatağına dönüştürmenin yolunu biz bu amcalarla birlikte açtık” diye gösterebilmek için saklamalı.

Sayın Başkan bu resmi saklamalı…

Bir gün vicdanı galip gelirse (sanmıyorum ama) “ben ne büyük bir aymazlık yaşamışım” diye bakıp hayıflanmalı.

Bu üçlü resimdeki Sayın Kaymakam’a ilişkin bir sözüm yok. Korktuğumdan değil. Nedeni, kendisi merkezi yönetimi temsil ediyor. Merkezi yönetimi temsil eden bir memurun aksi politika ve uygulamalar içerisinde olması fizik kurallarına göre de siyaset kurallarına göre de mümkün değil. O yüzden Kaymakam Bey belki de bir protokol gereğini yerine getirdi.

Bilim yuvası olması gereken, bilimsel özgürlüğün ve özerkliğin yuvası olması gereken ve bu “sözde özerklik” yuvası üniversite rektörü için söyleyecek çok sözüm var. İsminin önündeki unvanlara baktığınızda ceketinizi ilikleyesiniz geliyor. Ama uygulamalar öyle değil. Birincisi üniversiteler özerk olmalı. Bu kurumların başına gelen rektörlerde, demokratik bir seçimle gelmeli. Bir dönem A.Necdet SEZER’e seçilmişler arasındaki en fazla oyu alanı atamadığı için eleştirenler bugün hiç seçim yapmadan atama yaparak “sözde bilimsel özerkliği” sağlıyorlar. Bu atanmış kişilerden bilimsel objektiflik, tarafsızlık ve gerçeklik beklemek mümkün değil. Yakın tarihimizde kalemini iktidar uğruna kullanan gazetecileri ve diğer medya mensuplarını çok iyi tanıyoruz. Ancak bilim bunu kaldırmaz Sayın Rektör. Siz günah işliyorsunuz. Siz sermaye sınıfının talepleri doğrultusunda bilimsel gerçeklikten uzak bir şekilde çarpıtma yapıyorsunuz. Siz, önce bu köşede defalarca dile getirdiğim, Milli Eğitim Bakanlığından izni olmayan, Bodrum’da düzenlenen ve Sayıştay Raporlarına girmiş hizmet içi eğitimle ilgili çıkın bir açıklama yapın. Siz bu güne kadar üniversiteye ayrılan ödeneklerin nereye ne şekilde harcandığına dair bir açıklama yapın. Örneğin, temsil ve davetiye giderlerini bir açıklayın. Yine ulusal ve uluslararası kaç konferans düzenlediniz, konuları neydi, bölge ekonomisi ve halkını ne derece ilgilendiriyor onlarla ilgili bir açıklama yapın. Siz üniversitedeki kadrolaşmayla ilgili bir açıklama yapın. Örneğin Açık Öğretim Fakültesi Mezunu birini üniversitede öğretim üyesi ve/veya öğretim görevlisi olarak atadınız mı? Siz üniversite yerleşkesi için birinci sınıf tarım alanlarındaki ısrarınız olan Merinos Çiftliği ile ilgili düşüncelerinizi açıklayın. Örneğin bu arazilerde Bandırma Manzaralı bir alana Rektör Lojmanı ve sosyal hizmetler için tasarlarken bu alanın Bandırma’da kalan tek yeşil alan olduğunu biliyor musunuz?

Sayın Rektör; tarih pek çok bilim insanının canı pahasına gerçekleri söylediğiyle doludur. Ve yine tarih o canını feda eden bilim insanlarını bugün bir kahraman olarak yazar. Ancak bilgisini ve bilimsel gerçeği çarpıtarak egemen güçlerin hizmetine sunanları affetmedi, affetmeyecek.

Buraya kadar birinci resimle ilgili özet düşüncelerimdi.

Şimdi ikinci resme geçelim.

İkinci resimde Tema Vakfı Bandırma temsilcilerinin Başkan Tosun’a ziyaretleri var. Umarım Hayrettin Karaca’nın kemikleri sızlamamıştır. Temsilci iki arkadaşı tanırım. İkisi de Rotaryen. Bu suç değil. Ancak Vakfın Bandırma Temsilcisi Ziraat Mühendisi Burak Uğur aynı zamanda bir tohumculuk şirketinin bölge sorumlusu. En çok sattıkları ürün de AYÇİÇEĞİ ve mısır. Gerçekten trajikomik bir durum. Bandırma’da ayçiçeği ekiminin en fazla olduğu köyler arasında Bezirci Bölgesi gelir. Acaba Sayın Uğur mesleki etik ve gerçekliği kapsamında ne yaptığının farkında mıdır? Sayın Uğur siz Mesleki Deontoloji Dersi aldınız mı? Aldıysanız bu derslerde uyudunuz mu ya da yerinize başka biri mi imza attı?

TEMA üçlüsüne önerim ya temsil ettiğiniz örgütün ilkelerine sahip çıkın ya da istifa edin.

Özetlemek gerekirse; görebildiğim kadarıyla “kılıçlar çekilmiş” bir halde. Bir yanda sermaye ve doğa talancıları öte yanda yaşamı ve doğayı savunanlar. Birinci grup güçlü. Paraları var. Siyasal ve bürokratik güçleri var. Yaşamı ve doğayı savunanların tek bir gücü var. Haklılığı ve yaşamın kutsallığı.

Siz bakmayın “Yaradan’ın verdiği canı yalnız yaradan alır” diyenlere. Siz bakmayın “Halkçılık” ilkesini maske yapanlara. Siz bakmayın “bilim insanı” kimliği taşıdığını söyleyenlere. Onlar bu sıfatları egemen sınıf için bu dönemde kullanılan maske olarak takarlar.

Siz yaşamı savunun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir