ÇOCUK, EMTİA DEĞİLDİR. ÇOCUK TESLİMİNİ İCRA YAPMAMALIDIR.

Analiz

Written by:

Çocuk Teslimi Nedir?

Çocuk teslimi, İcra İflas Kanunun 25.Maddesinde düzenlenmiştir.

2004 sayılı İcra İflas Kanununda,  Mahkemenin çocuk teslimine ve çocukla şahsi ilişki kurmaya dair kararların infazı görevi İcra Müdürlüklerine verilmiştir. Av.Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk teslimi, yalın bir ifade ile Mahkemenin çocuk teslimi ve çocukla şahsi münasebet kurmaya dair kararların ilgilileri tarafından yerine getirilmemesi halinde, hadisenin mağduru tarafından icra dairesine başvurulması üzerine, İcra Müdürlüğü tarafından kararın gereğinin cebren(zorla) yerine getirilmesidir. Avukat Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk teslimine dair ilamın icraya konabilmesi için kesinleşmesi gerekir. Ancak, ilamın kesinleşmesi beklenmesi halinde, çocuğun bilinmeyen bir yere kaçırılmasının mümkün görüldüğü durumlarda ya da çocuğun hak ve çıkarlarının veya sıhhat veya hayatının bir tehlike ile karşı karşıya bulunduğu durumlarda, ilamın kesinleşmeden uygulanmasının sağlanması için mahkemeden tedbir kararı alınabilir. Alacaklı tedbir kararını aldıktan sonra, bunu icra dairesine vererek, hemen ilamın yerine getirilmesini sağlayabilir. Av.Mehmet Toprak Alpiroğlu

Mahkemenin tedbir kararı üzerine, İcra Dairesi, borçluya tebligat yapmadan mahkeme kararını derhal yerine getirir.

Çocuk teslimine dair kararlar aşağıda sayılı ilamlarda yer alır.

-Boşanma ilamı

-Ayrılık İlamı

-Velayetin Kaldırılması Yoluyla Vasi tayinine ilişkin ilam

-Çocuğun bir aile yanına yerleştirilmesine dair ilam

-Çocuğun bir kuruma yerleştirilmesine dair ilam

-Korumaya muhtaç çocuklar hakkında alınan ilam

Kimler Çocuk ile Kişisel İlişki Kurabilir?

Kişisel ilişki kurma hakkına sahip olanlar; “anne, baba, çocuk, büyük anne ve büyükbabalar vb. gibi üçüncü kişiler”dir. Hâkimin kişisel ilişki kurulması konusundaki kararında birincil ve en üst ilke olarak belirleyici olan etken, istisnasız bütün uluslararası ve ulusal pozitif hukuk metinlerinde de kabul edildiği üzere; “çocuğun yararı” kavramı olmalıdır. Ayrıca, hem kişisel ilişkinin kurulup kurulmaması noktasında hem de kişisel ilişkinin içeriğinin belirlenmesinde çocuğun isteği ve görüşünün de dikkate alınması gerektiği uluslararası sözleşmelerde, ulusal hukuk sistemlerinde kabul edilmektedir. Bu doğrultuda; ayırt etme gücüne sahip küçüğün kural olarak dinlenmesi gerekli olup çocuğun, kişisel ilişkiyi reddetmesi halinde kişisel ilişki kurma talebinin de çocuğun yararına uygun olmaması sebebiyle reddedilmesi gerekir. Yargıtay da; kişisel ilişkinin kurulmasında ve kapsamının belirlenmesinde; çocuğun görüşünün yeterli idrak gücüne sahipse alınması gereğinin yanısıra çocuğun yaşı, eğitimi, okul dönemleri, okul tatilleri, kurs dönemlerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini ilke kararı olarak benimsemektedir. Av. Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk Teslimi İçin Nereye Başvurulur?

Çocuk teslimine dair ilamın icrası her icra dairesinden istenebilir, Özel yetkili bir icar dairesi yoktur. Kişi elindeki ilama dayanarak istediği yerde icra takibi başlatabilir. Burada genel hükümler uygulanır. İcra İflas Kanunun 34.maddesinde “İlamların icrası her icra dairesinden talep olunabilir. Alacaklı yerleşim yerini değiştirirse takibin yeni yerleşim yeri icra dairesine havalesini isteyebilir.” Hükmü yer almaktadır. Bu hükme dayanarak, çocuk teslimi ve çocukla münasebet kurmaya dair ilamlar istenilen icra dairesinde işleme koyabilir. Av.Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk Teslimi Nasıl Yapılır?

Çocuk teslimine dair ilam takip talebi ile birlikte İcra Dairesine verildiğinde İcra Dairesi borçluya mahkeme kararında belirtilen hususlar doğrultusunda bir icra emri gönderir. İcra Emrinde Mahkeme kararının hüküm altına alındığı hususun 7 gün içerisinde yerine getirilmesi istenir. Belirtilen sürede Mahkeme kararının gereği yerine getirilmemesi durumunda, ,talep halinde İlam hükmü infaz edilir. Çocuk nerede bulunursa bulunsun, alıp, alacaklı tarafa teslim etmek suretiyle, zorla işlemi yerine getirmiş olur. Çocuk teslimi yukarıda saydığımız ilamlarda yer bulur. Çocuk teslimi, bazen anne ya da babadan alınıp diğerine teslim edilmesi, belli zamanlarda çocuk ile görüşülmesinin sağlanması, Çocuğun bir kuruma yerleştirilmesi, çocuğun bir aile yanına yerleştirilmesi veya Korunmaya muhtaç çocukların ilgili kurumlara teslim edilmesi şeklinde infaz(yerine getirilir) olunur. Avukat Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk tesliminin hem duygusal hem de psikolojik yönleri bulunmaktadır. Bu nedenle ilamın infazı esnasında taraflar fazla duyarlılık gösterebilirler

Tarafların ve bilhassa çocukların bu olaydan daha az etkilenmelerini sağlamak, olumsuz psikolojik ve duygusal etkilerinden korumak amacıyla, İcra ve İflas Kanununda yapılan değişiklikle, Çocuk teslimi ve çocukla şahsi münasebet kurulmasına dair mahkeme kararlarının infazında İcra personeli birlikte “sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi, bunların bulunmadığı bir yerde bir eğitimcinin” görevlendirilmesi zorunlu kılınmıştır. Av.Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk teslimi, İcra Müdürü ve onun görevlendireceği Yardımcısı veya Memurlarından birin vasıtasıyla, kanun maddesinde yapılan değişlikle birlikte pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi, bunların bulunmadığı yerde bir eğitimcinin refakatinde yapılır. Av. Mehmet Toprak Alpiroğlu

Borçlunun Çocuğu Vermek İstememesi ve Zorluk Çıkarması Durumunda Ne Olur?

Kendisine icra Emri ile birlikte Mahkeme ilamı tebliğ olunan kişi, Mahkeme kararını gereğini yapmazsa, talep üzerine İcra Müdürü, kanunda belirlenen alanına uzman kişi refakatinde çocuğun teslimi için belirtilen adrese gelir de, borçlu çocuğu teslim etmemek için zorluk çıkarırsa, öncelikle refakatindeki uzman kişi ile birlikte, tarafların ve bilhassa çocuğun olumsuz etkilenmemesi için çaba gösterir ve ikna etmeye çalışır. Av.Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk teslimleri, icra memurlarını yerinde ve isabetli tedbirler almak durumunda bırakır.

Çocuk tesliminin duygusal ve psikolojik yönleri nedeniyle taraflar ilamın infazı sırasında fazla duyarlılık gösterebilirler.   Çocuk teslimiyle görevlendirilmiş memurun bütün bu durumlarda herhangi bir şikâyete yol açmayacak ölçüde bazen ikna yöntemiyle, bazen de zorluk çıkarmanın cezai sorumluluklarını hatırlatmak suretiyle, ilamın infazını yerine getirmeye çalışır. Yine netice alınmazsa, çocuğun saklandığı yerleri aramak ve çocuğu zorla alıp alacaklıya teslim etmek için kolluk kuvvetlerinden yararlanabilir. Av. Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk teslimine ilişkin ilamların yerine getirilmesi sırasında, çocuğu gizleyen borçlu ile bu eyleme bilerek yardım edenler hakkında, alacaklının şikâyeti üzerine icra mahkemesi tarafından, İİK. mad. 341 hükmüne göre cezalandırılırlar. Avukat Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk alacaklıya teslim edildikten sonra, borçlu haklı bir neden olmaksızın çocuğu tekrar alırsa, icra müdürü yeni bir hükme ve icra emri tebliğine gerek kalmadan, çocuğu borçlunun elinden zorla alarak alacaklıya teslim eder. Buna sebep olan borçluyla çocuğu kaçırma eylemine bilerek katılmış olan kişiler, alacaklının şikâyeti üzerine, icra mahkemesi tarafından cezalandırılırlar.   Av.Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk teslimi konusunda, çocuğun nerede ve nasıl teslim edileceği gibi durumlarda taraflar arasında uyuşmazlık çıkması halinde, bu uyuşmazlıklar İcra Mahkemesi tarafından çözümlenir.
İcra Mahkemesi, Çocuk teslimi hakkındaki ilam hükmünün açık olmaması ya da birbiriyle çelişir fıkraları içermesi halinde, taraflara tavzih(açıklama) kararı getirmeleri için süre verebilir ve bu süre içinde ilamın yerine getirilmesini durdurabilir.

Çocuk Tesliminde Masraflar Kime Aittir?

Kural olarak masraflar borçluya aittir. Ancak işlemlerin talebi zamanında alacaklı tarafından peşinen masraf yatırılır, dosya hesabında borca dahil edilir. Ancak çocuk tesliminde genel kural işletilmez, çocuk teslimlerinde masraf talep eden tarafa aittir. Av. Mehmet Toprak Alpiroğlu

Konunun daha iyi anlaşılması için aşağıdaki Yargıtay kararını sizinle paylaşmak isterim.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Çocukla şahsi münasebet tesisine dair ilamın icrası İİK.nun 25/a maddesi hükmü uyarınca yerine getirilir. Bu tür ilamların yerine getirilmesi, diğer bir anlatımla çocuğun kendisinde bulunmayan tarafa teslimi için yapılan giderlerin kime ait olacağı konusunda çıkan uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Şahsi münasebet tesisine yönelik giderlerin genel takip giderleri gibi düşünülmesi yerinde olmaz.

BK.nun 73/3. maddesinde açıklandığı üzere, anılan maddenin 1 ve 2 numaralı bentleri dışında kalan borçları borçlunun bulunduğu yerde itfa zorunluluğu vardır. Bu nedenle çocuğun nezdinde bulunduğu anne veya babadan alınıp diğer tarafa teslimi işleminin çocuğun ve borçlu kişinin bulunduğu yerde gerçekleşmesi gerekir. O halde çocuğun diğer tarafla olan ilişkisini sağlamak için icra dairesine getirilmesi veya alacaklı olan ve talepte bulunan tarafın ikametgahında teslim edilmesi düşünülemez. Zira bu düşünce tarzı, çocuğun yararına ve herşeyden evvel korunması gereken sıhhi durumuna da uygun düşmeyecektir. Bu durumda istek sahibi anne veya baba, çocuğun bulunduğu yere gitmek ve oradan çocuğu teslim almak ve yine aynı şekilde ve yerde teslim etmek yükümlülüğü altındadır. Bu nedenle istek sahibi çocuğu teslim almak ve teslim etmek için yaptığı giderleri de üstlenmek zorundadır ve diğer taraftan isteyemez. Meğer ki, teslim işlemine diğer diğer tarafın yani çocuğun elinde bulunduğu anne veya babanın mani olduğu iddia ve ispat edilmiş olsun;
Somut olayda, müşterek çocuk ile baba arasında ilamda belirtilen günlerde şahsi münasebet tesisi sağlamak amacıyla anneye 3 örnek icra emri tebliğ olunmuş, 12.02.2011 ve devam eden aylarda da çocuk icra marifetiyle babaya teslim edilmiştir. 07.06.2011 tarihinde şikayet eden icra dairesine başvurarak, ilam hükmüne rağmen eşinin, çocuğu kendisine teslim etmeyerek icra takibine sebebiyet verdiğinden yapılan masrafların eşinden alınması için muhtıra çıkartılmasını talep etmiş, icra müdürlüğünce 14.06.2011 tarihinde bu talep, annenin teslimde herhangi bir zorluk çıkarmadığından bahisle reddedilmiştir. Borçlunun çocuk tesliminde bir engeli bulunduğu ispat edilmeden şahsi münasebet tesisi ile ilgili yapılan giderler borçludan istenemez.
Mahkemece duruşma açılıp taraf teşkili sağlanarak ve taraf delilleri de toplanarak yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde noksan inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 27.03.2012 tarih, 2011/25080 Esas, 2012/9796 Karar)” 
Avukat Mehmet TOPRAK

Çocuk Teslimine İlişkin Sorunlar Çözüm Önerileri 

Evlilik birliğinin sona ermesinden sonra, bu durumdan en çok çocukların psikolojik ve duygusal olarak olumsuz etkilendiği tartışmasız tüm tarafların hem fikir olduğu bir konudur. Boşanma öncesi ve sonrasında eş ve çocukların yanı sıra,  eşlerin aileleri ve hatta komşular ile iş arkadaşları da olayın bir parçası olabilmektedir. Boşanan taraflara ve çocuklara bakış açısı da değişmektedir. Toplum, ebeveynleri ayrılan çocuklara karşı farklı yaklaşımlar sergilemektedir. Kişiler, anne ya da babanın eksikliğini, kimi zaman ona acıyarak, kimi zaman da daha fazla ilgi ve şefkat göstererek gidermeye çalışır. Bu yaklaşım bazen iyi sonuçlar bazen de olumsuz sonuçlar doğurabilir. Zira anne ve babadan görülen ilgi ve sevginin yerini hiçbir şey tutmaz. Elbette ruhen ve bedenen bir çocuğun kendisini daha güvende hissettiği, öz güveni üst seviyelerde bir birey olarak yetişmesi, anne ve babanın bir arada olduğu sıcak bir aile ortamıyla mümkündür. Sağlıklı ve başarılı bireylerin yetişmesi için yegane amaç bu evlilik birlikteliğinin devam etmesidir. Ancak bazen evliliğin sürdürülmesi mümkün değilse, tarafların ve çocukların daha az etkilenmesi için medeni kanun çerçevesinde gereken yapılmalıdır. Ülkemizde boşanma öncesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından il Müdürlükleri bazında bazı çalışmalar yapılmış ve kısmen başarı sağlanmış ise de, boşanma sonrasında ailelerin özellikle çocuklarıyla daha sağlıklı bir ilişki kurmaları konusunda henüz kurumsal anlamda ciddi bir çalışma bulunmamaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu konuyla ilgili Avrupa’nın farklı ülkelerindeki uygulamaları inceledikten sonra, ülkemizde de boşanmış çiftlerin özellikle çocuklarıyla daha sağlıklı ilişki kurabilmeleri için “boşanmış aile buluşma merkezleri açılmasının” uygun olacağı, “Ortak velayet” uygulamasının ülkemiz açısından uygulanabilirliğinin değerlendirilmesinin yerinde olacağı, Velayeti elinde bulunduran ebeveynin çocuğunun diğer ebeveynle iletişim kurması konusunda sorumlulukları olduğu konusunda bilgilendirilmesinin, Boşanma avukatlarının “boşanmanın çocuk ve birey üzerinde psikolojik etkileri” konularında eğitim almasının boşanmaların daha sağlıklı gerçekleşmesinde etkili olacağı, Velayeti elinde bulunduran ebeveynin 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan danışmanlık tedbiri benzeri bir danışmanlık almasının sağlanması gerektiği, ifade edilmiştir. Avukat Mehmet Toprak Alpiroğlu

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 4.2.2014 tarih ve E. 2013/11644, K. 2014/1866 sayılı kararında taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma protokolünde, çocuklarla baba arasında protokolde gösterilen günlerde ve saatlerde kamuya açık mekanlarda ve gözetim altında kişisel ilişki tesis edileceği, bunun dışında çocuklar on sekiz yaşını bitirinceye kadar babanın internet, telefon veya sair olanakları kullanarak iletişim kuramayacağı veya tesadüfü olarak şahsi münasebet tesis edemeyeceği, yine çocuklar ergin oluncaya kadar velayet hakkının anneden alınması veya kaldırılması ve kişisel ilişki süresinin genişletilmesi için talepte bulunmayacağının belirtilmektedir. Yargıtay, protokolde “velayetin kaldırılması ve kişisel ilişkinin genişletilmesi davası açılamayacağı şeklindeki medeni hakları kullanmaktan feragate ilişkin taahhütlerin medeni hakları kullanma ehliyetinden önceden vazgeçme niteliğinde olup çocukların yüksek yararlarına açıkça aykırı olduğunu, içerdiği şartlardaki kısmi hükümsüzlüğün boşanma protokolünün tamamını hükümsüz kılacağına” hükmetmiştir. Av.Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuk Teslimine İlişkin Eleştirilerim:

Çocuk,  basit bir ifade ile  “emtia“ olmadığına göre icra dairesi vasıtasıyla teslim edilmesi doğru değildir. Avukat Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çocuğun icra vasıtasıyla teslimi, borçlu taraftan alınarak alacaklı tarafa teslim edilmesi, çocuğun psikolojik ve duygusal gibi kişisel gelişimi açısından birçok olumsuzluklar doğurmaktadır. Medyadan da çoğu kez şahit olduğumuz, çocuğun sınıfta ders esnasında icra vasıtasıyla alınarak alacaklıya teslim edilmesinin çocuk üzerinde oluşturabileceği olumsuzluklar, çocuğun öğretmeni ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerine kalıcı zararlar vermektedir. Ayrıca çocuk hiçbir yerde kendini güvende hissetmeyecektir. Yaşanan bu olumsuzluğa sebep olan anne ya da babasına nasıl güvenecektir ve nasıl sevgi besleyecektir. Av. Mehmet Toprak Alpiroğlu

Anne, baba ve çocuklara medeni kanun ile verilen bu hakkı kullanırken, aslolan tarafların birbirlerine zarar vermeden ve çocuğun gelişimini olumsuz etkilemeden sonuçtan memnun olmaları ve mutlu ayrılmalarıdır. Mevcut uygulamada, çocuk teslimleri icra görevlisi ile birlikte kadar pedagog, psikolog, çocuk gelişimcisi tarafından gerçekleştirilmekte ise de, yaşanan sorunlar ve olumsuz algı devam etmektedir. Av.Mehmet Toprak Alpiroğlu

Toplumumuzda, boşanan çiftler çoğu zaman çocukları birbirlerine karşı koz olarak kullanmaktadırlar. Eşler bir anlamda birbirlerine karşı üstünlük sağladıklarını düşünürken maalesef çocuklar ikinci planda kalmaktadır.

Sorunların çözümü için farklı bakanlıklar ve kurumlar nezdinde çalışmalar devam etmekteyse de, henüz somut bir çalışma oluşturulmamıştır. Av. Mehmet Toprak Alpiroğlu

Çekişmeli boşanan ve çocuklar ile ilgili kişisel ilişki kurulması hususlarında sorun yaşayan ailelerin çocuklarını daha rahat görebilmeleri ve onlarla daha kaliteli zaman geçirmelerine olanak sağlamak amacıyla, aileden sorumlu bakanlık tarafından, boşanma öncesinde olduğu gibi boşanma sonrasında da danışma merkezleri ve buluşma merkezleri kurulmalıdır. Boşanma evresi ve hemen sonrasındaki yoğun olumsuzlukların zamanla yerini karşılıklı anlayışa bıraktığı ortamlar oluşturulmalıdır. Taraflara üzerine düşen sorumluluklar ve ödevler iyi anlatılmalıdır. Bu ilişki belli bir seviyeye geldiğinde, sorunların bir süre sonra çözüme kavuştuğu görülecektir.  Av.Mehmet Toprak Alpiroğlu

Avukat Mehmet Toprak Alpiroğlu

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir