Gençlik ve Siyasal Katılım

AnalizPolitika

Written by:

Gençlerin günlük hayatlarını şekillendiren bu aidiyetlerle yaşamak gençlerin en temel sorun olarak bu kimlikleri ifade etmelerine yol açıyor. Aslında bu aidiyetlerle bağlantılı olarak çoğu zaman ekonomik sorunlar da devreye girse de genelde dillenen daha çok kimlik problemi oluyor. Bunda aslında ekonomik sorunlarla siyasetin
birbirinden kopuk, ayrılmış alanlar olarak da algılanmasının rolü büyük. Eşitsizlik genel anlamda her şeye girebiliyor. Fırsat eşitsizliği. Sınıf eşitsizliği, cinsiyetler
arası eşitsizlik. Adaletsizlik. Her grupta bu kelimelerle olmasa da ‘eşitsizlik’ en çok yinelenen sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ancak belirtmek gerekir ki eşitsizliğin
içinin doldurulması oldukça farklı şekillerle oluyor.

Bağımsız bir biçimde karar alma ve tercihte bulunabilme oldukça tartışmalı bir kavramdır. Hepimiz tercihlerimizi çeşitli sebeplerden dolayı uyarlıyoruz.
Ancak özellikle odaklarda dile gelen biçimiyle gençlerin kendi tercihlerini yapma-‘özne olma’ noktasında gençler ‘deneyim hiyerarşisi’ sebebiyle ‘ciddiye alınmıyorlar.

Özellikle gençlerin maddi ve manevi en önemli güvence kaynağı aile iken ve ebeveynlerin gelecekle ilgili güvenceleri çocukları üzerinden kurgulanırken, gençleri
anlamak için bakmamız gereken en önemli ilişki ebeveyn-çocuk ilişkisi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’de gençlerin aile hayatı dışında sosyal hayata hazırlanabilecekleri yapıların oldukça az olduğu da düşünülürse, aileler gençlerin yaşamlarına dair
özgürce karar almalarındaki sıkıntıda oldukça büyük rol oynarlar. Aileler tarafından karar almaya dair yapılan müdahaleler ise gençlerin birey olmasının önüne engeller koyar.

Ebeveynle çocuk arasındaki kuvvetli bağ uzun dönemde bir çok açıdan çocukları, çalışma özelinde gençleri, aileye ‘bağımlı’ kılmaktadır.

Gençlerin kendi sözleriyle de gösterilmeye çalışılan ebeveynlerle olan ilişkide bağlılık çoğu zaman bağımlılığa dönüşmektedir. Oysa bağlılıkla bağımlılık arasındaki
farkın altını çizmek önemlidir. Gençlerin ailelerine olan bağımlılığını kıracak hak temelli sosyal politikalar özgür bireylerden oluşan bir toplum için gerekli ön
koşuldur. Ancak bu ön koşul, aktif bireylerin yetişmesine izin vermeyen aile kurumunun mevcut yapısını eleştirebilmeyi ve ‘aile’yi her durumda kutsayan politikalardan
vazgeçmeyi gerektirir. Günümüzde Türkiye’de mevcut toplumsal yapı ve siyasal mekanizmalar, aktif katılımcı bireyler yetiştirme hedefinden çok uzaktadır. sosyal politikanın sağlaması gereken haklar aile kurumu üzerinden karşılanmaya çalışıldığı müddetçe aileler, işsizlik gibi ciddi sorunlarla yüzleşmek zorunda kalan gençlerin sığındığı ya da sığınmak zorunda kaldığı korunaklı limanlar olmaya devam edecektir. Siyaseti daha kapsayıcı bir biçimde tanımlamak bu yönde atılmış ufak bir adımdır. Ancak ve ancak var olanı sorgulayan, kendi kararlarını vermek için şartları değerlendirebilen ve daha iyi için değiştirmeye çalışan gençler ‘uzak ve yukarıda’ olan siyaseti günlük yaşam pratiğinin içine, ‘yakınımıza’ getirebilirler.

Politik hayata olan mesafeli duruş ve politik alandaki tıkanma ancak ve ancak siyasal alan, alıntılarda gençlerin belirttiği gibi, günlük hayatı kapsadığı ve onun
içinde yaşanan problemleri ifade imkanı verebilecek kanallarla zenginleştiği takdirde aşılabilir. Bu uzun soluklu değişim gençlerin aktif yurttaşlar olarak önce
kendi yaşamları ve gelecekleri üzerinde söz sahibi olmalarıyla sağlanabilir. Gençlerin herşeyden önce özne olması gerekmektedir. Gençler kendi hayatları üzerinde
daha fazla kontrol sahibi oldukça, daha özgür hareket etme imkanı buldukça aktif, kendi kararlarını kendileri alan yurttaşlar olabilecekler ve siyasete yeni bir bakış getirebileceklerdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir