“YENİ YIL”IN İRADESİ AKLI VAR MI?

Analiz

Written by:

2021 yılının bu ilk yazısı:
“Yeni yıl, keşke yeni olsa!”
Çünkü artık zaman, çok başka!
2020’nin ağır mirası var sırtında!

Doğanın ve de yaşamın
gazabı, salgın olmak üzere;
Uğursuzluklar art arda,
hiç durmadan yağarken üstümüze;
Zaman akıp giderken,
devir daim olurken zaman;
İyi-doğru ve güzelden yana ne varsa kırılıp dökülürken;
Kalanlar da paramparça olurken;
Umut, hep başka bahara kala kala;
Başlamışken yeni bir yıla daha;
Düşünülenler hep aynı, kime sorulsa:
“Ah, bu yeni yıl gerçekten yeni olsa!
Umutlar bu kez, başka bahara kalmasa!”

Keşke her şey, ünlü şarkıcı Şenay’ın,
70’li 80’li yıllarda dilden düşmeyen, o çok sevimli şarkısındaki gibi olsa:

“Şu dünyadaki en mutlu kişi, mutluluk verendir.
Şu dünyadaki en sevilen kişi, sevmeyi bilendir.

Şu dünyadaki en bilge kişi,
kendini bilendir.
Şu dünyadaki en soylu kişi,
insafa gelendir.

Bütün dünya buna,
bir inansa, bir inansa;
hayat bayram olsa!
İnsanlar el ele tutuşsa,
sonsuza uzanılsa!…”

Aslına bakılırsa doğada ve
yaşamda bitiş yok.
Bitmeyen, sürekli bir döngü var.
Bu döngüde yaz, kış ve bahar var.
Hoyrat, kaçak, deli kışlar yaşansa da; yeşerecek olan, hep taze umutlar var.
Görünemez olsa da o uzak ufuklar; yaşanılacaktır elbet yeni baharlar.

Yeni yıl denilen şey, her neyse;
İnsanın zamanı kendince bölümlemesidir.
Güneşin, ayın ve dünyanın,
birbiriyle olan ilişkilerindendir.
Dört mevsim-365 güne,
1 yıl anlamı yüklenir.
Bu böyle, tekrar edilir.
Her tekrarın ilk günü “yılınbaşı” kabul edilir.

Yeni bir yılla başlamak,
elbet yeni bir dönemeçtir.
Duygular, düşünceler yenidir.
Yaşanılanlar eskise de; yaşanacaklar tazedir.
Ne varsa bilinen eskiye dair,
atmadan ve de unutmadan;
yeni yeni adımlar ataraktan;
varsa ve yaşıyorsa eğer insan; iyi-doğru ve güzelden yana, yeni, taze şeyler de söylemelidir!

Lakin yeni yılın iradesi
yok ki!
Yeni yıl ne kötüyü bilir,
ne de iyiyi.
Ondan ne beklenebilir ki?
Her bir insanın, ailenin, ülkenin, ihtiyacını nereden bilsin ki?
Yeni yıl, bir varlık mı ki?
Ne aklı var, ne de bilinci!
Yeni yıl onu getirsin, bunu getirsin, şunu getirsin!
Barış, huzur, iyilik, hak, hukuk ve adaleti nereden bilsin ki?
Yeni yıla, bu misyon nasıl yüklenebilir ki?
Bu, ona haksızlık değil mi ki?
O, ne umudu bilir, ne dileği, ne de beklentiyi!
İnsan, işin kolayına kaçıp, yeni yılın üzerine yıkmakta mücadeleyi!
Biten yıl, ondan önceki, daha öncekiler de hep aynı, 365 gün, dört mevsim,
12 ay değil miydi?
Yeni olan da aynı değil mi?
Oysa emek ve özveri olmadan, mücadele, çaba olmadan, yeni yıl neyi değiştirebilir ki?
Her şey, doğru zamanda, doğru yaklaşımlarla, insanın akıl işi…

Neyse, yine de merhaba, buradan “yeni yıl”a!
Laf olsa da, torba dolmaya!
Gidilecek yön, yol belli, ortada.
Doğa, yönünü hiç şaşırmamakta.
Tereddüde yer yok, olmamalı da.
Yelken açmalı yeni yılda yeniden, görünen yakın ufuklara!
Sonu var elbet azgın dalgalarla boğuşmaların, çarpışmaların.
Artık görünmekte kara!
Makus talihi yenerek, yeşertip büyüterek umudu; o gün ufukta.
Bir gün mutlaka!

Özellikle bütün emekçi çalışanlarla, emekli-işsiz yurttaşlar için “kara kabus” bir yıl daha geride kaldı.
Fabrikalardan tarlalara derin kayıplar yaşandı.
“Muhafazakar” kara kapitalizmin doymayan kâr hırsı, baskıcı uygulamaları yaşamı, doğayı zindan etmekte.
“İş cinayetleri” artarak sürmekte.
Demokratik değerler, ağır darbeler aldı.
Özgürlük talepleri, ifade hakkı bastırıldı.
Adalet haykırışları durmadı.
Acılar üstüne acılarla girdik bu yeni yıla da.
Böyle gitmez, gidemez elbet.
Çoğu gitti, azı kaldı.
Tarih hükmünü verip,
gereği yerine gelecektir elbet.

Tarihin akışı, belki bir süreliğine durdurulabilir.
Ne çok şeyler pahasına,
bu uzun da sürebilir.
Yıkılmaz gibi duran kaleleri…
Hikmetinden sual olmaz emirleri…
Emirlerine amade emirerleri…
Daha neleri ve neleri!..
Kar etmez niceleri niceleri…

Fark etmek istenilmese de başlayan hız;
Ne tesadüflerin zamansız arsızlığından;
Ne de sihirbazların bayat hokkabazlığındandır.
O yalnız, tarihin o durdurulmaz akışındandır.
Ona karşı koyanlar, karşı koymuş demektir.
Doğuşuna güneşin,
Rengine çiçeğin,
Aklın, emeğin, yüreğin;
Ezeli ve ebedi kanunlarına…

Aklın sükuneti,
bilincin sabrı var.
Bugün yarına çıkar ve bu durmadan akar, akar, akar…
Akıl, bugünün ustası, sabır yarının meyvası…
Bu, durmadan akan, yıkıp yapan akışın önünde durmaya çalışanlar,
Yıkılmaz sanıp saltanatlar kuranlar,
Tacı tahtı sökmez elbet, para etmez.
Günü gelecek,
o sandığa girecekler.
Tarihin önünde, bir daha dönmemek üzere elbet gidecekler.

Uzak değil, kalmadı fazla.
Tarihin kum saati akmakta,
Güneşin yamacında kar gibi eriyecekler.
Şunun şurasında ne kaldı?
Halkın acelesiz iradesi fışkırınca sandıklardan,
karanlığı seçip, yaşamı,
dar edenler;
Çürüyen diş, dökülen et;
bir daha dönmemek üzere, gidecekler.
Dolaşacaktır elbet,
bu güzelim memlekette, elini kolunu sallayarak
hürriyet!

Gelecek, adımlarını tarihin
akışına uyduran,
Köhnemiş istibdatların,
karşısında duran,
Güzel yarınlar düşü kuran
ümidin güzelliğinin ve
direncinin bağrında yükselecek.

Yeni yılın aklı aklı, iradesi olmasa da;
İrademiz ve aklımızla;
Bu yolda huzur, barış; hak-hukuk ve adalet arayışında;
laik cumhuriyet ve özgürlükçü
demokrasinin kazanılmasında;
yaşama sevinci ve
taze umutlarla!…

Bu bilinç ve bu inançla,
bu düşünce ve duygularla, sağlıkla ve mutlulukla, yeniden, yeniden,
iyi-güzel yıllara!
Her şey çok güzel olsun!

Aynı çaba, aynı heyecanla;
“Öyle bir yerindeyim ki yaşamın;
kendim için değilmiş, çoktan anladım!
Dünya beni bıraktığında, yazamadıklarım benimle gider; lakin sizindir bütün yazdıklarım!”
İyi dileklerimle…

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir