BU BAYRAM YANAN BENİM!

AnalizPolitika

Written by:

İyi siyaset, elini (ne yaptığını) belli etmemektir. Maharet, bunu ustalıkla yapabilmektir. Bütün canlılar avcı, bir kısmı toplayıcıdır. Bir tek insan yiyeceğinden fazla avlanır, ihtiyacından fazla toplar. Sanki kendisi doğanın bir parçası değildir ve hırsıyla kendi yaşam koşullarını yok etmiyor. Sonra gelsin dualar, bilgiye konan engeller ve düzeni sürdürecek yasaklar.

Hukukun özü: “Suçsuzsan aklanırsın değil; suçluysan cezalandırılırsın.” Mülkiyetin ölümle sonlanması hayatın en büyük dersidir. Ama bunu herkes anlamaz. Piramitler, bu anlayış(sızlığ)ın eseridir. Yapılırken ne çok insan harcanmıştır? Üstünlük ile egemenliği ayıramazsanız, eğitiminizin, üretiminizin, kültür ve yaşam kalitenizin düzeyini değil, insanlar ve topraklar üzerinde kuracağınız hakimiyete odaklanırsınız. Sonunda üstünlüğü sağlayamaz veya kaybedersiniz. Bu dersi almayan devletler BEKA sorunu yaşarlar.

Ahlakın çıpası utanma duygusudur. Utanma duygusundan mahrum olanlar için yasalar, geçerken tüylerinin takıldığı dikenli tellerdir. Sürekli birilerinin beğeni ve desteğini ararsanız bir gün bulamayacağınızı bilin. O güne hazır değilseniz vay halinize. Sönmüş bir duyguyu ateşlemek; etkisini (ve izleyicisini) kaybetmiş bir hareketi canlandırmak; geçmişin defterlerinde bugünün muhasebesini yapmak ve temize çıkmak, bir fili uçurmaya benzer. İçimizdeki derin duygusal ve bilişsel yarılma yüzeye çıktı: aktörler, Kazdağları/çevre hassasiyeti gösterenler ve onları samimi bulmayıp başka emellere hizmet etmekle suçlayan karşı grup. Bu durumda eylemi ve söylemi açık oluşturmak önemlidir. Karşı grup eleştiriyor ama neyi savunduğu açık değil. Ormanı yok edilmiş, toprağı yüzülmüş, su kaynakları zehirlenmiş bir toprağa VATAN diyebilir miyiz? Bu soruyu sorarsak “vatan haini” ilan edilir miyiz? Edenler vatansever midir? Sömürgecilik döneminden beri ülke kaynaklarını sömürenler sadece yabancılar değildir. Onları düşman göstermekten çekinmeyen kurnaz yerli ve milli ortakları vardır. Ama o bir ayrıntı. Kahrolsun emperyalizm!

Sosyal bir varlık olan insan, hemcinsleriyle birlikte (düşünerek, çalışarak, üreterek) gelişir. Birlik ve işbirliği savunan günümüz ideoji ve inançlarının bu kadar karşıtlık ve düşmanlık üretir hale gelmesi çağın özelliği midir, yoksa özel bir çabanın eseri midir diye düşünüyorum… Tatlı yalanları insan söylüyor, insan inanıyor. Büyüyü bozan acı gerçekleri hayat dayatıyor, yalansız… Sıra hiç değişmiyor. Üniversiteleri FETHETMEK, doğaya egemen olmak gibidir. İkisini de öldürürsünüz. Geriye kalan enkaz da sizi fikren ve cismen sakat bırakır. Eski bir taktik; her zaman işe yarar: “Bir girişimi veya akımı etkisiz hale getiremiyorsanız onu kriminalize edin (suç haline getirin).” Tutsaklık, zincirlenmekle başlamaz, zincirlerine alışınca başlar. Onları savunduğunda sadece bedenin değil, artık ruhun da tutsaktır. Bazen, diğer insanlar sırf bizim sahip olduklarımıza sahip olmak, bizim gibi yaşamak istedikleri için onlardan nefret ederiz.

Nedense onların kazancını bizim kaybımız olarak algılar, ürkeriz. Tanıdık geldi mi? Milletimiz müsterih olsun. ÇANAKKALE GEÇİLMEDİ; Kazdağları boğaza gelmeden önce.. Üstelik kimse zorla almıyor. Almağa kalksa, KURTULUŞ SAVAŞI başlatırız, buna kimsenin şüphesi olmasın. Biz, gönül rızasıyla SATIYORUZ !!! Hırsı çok, gücü az olanlar hep hizmetlerinin karşılığını alacakları bir güçlüye sığınırlar. Aynı tezgâhta dokunmuş kumaştan farklı şeylerin dikilmesi, kumaşın niteliğini değiştirmez. Hakkı olanın, haklı olanın, kendinden başkasını da düşünen, çalışıp üreten, ürettiğinden fazlasına tamah etmeyen, kötülük yapmayan, aldatmayan, nazik, terbiye sahibi, ölçülü, başkasına acı ve zarar vermekten kaçınan, utanma ve insaf duygusu olan HERKESİN bayramı kutlu olsun.


Muratcan IŞILDAK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir