KISA ÇAL(ış)MA ÖDENEĞİ

AnalizPolitika

Written by:

Merhaba değerli okurlar,

Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan koranavirüs salgını ile ilgili gündeme gelen en önemli konulardan birisi de ekonomi. Kapitalistler ve ülke yönetimi bu süreci de her zamanki gibi lehine çevirmeyi başardılar. Bu süreçten karlı çıkacak olan yine maalesef patronlar olacak.

Salgın döneminde fabrikalar üretime devam ederken işçiler ise en önemli risk grubu içerisinde yerlerini aldılar. Yüzlerce, binlerce işçinin dip dibe çalıştığı fabrikalarda insanlar virüsle burun buruna yaşam mücadelesi veriyorlar. Her fırsatta EVDEKAL çağrısı yapan hükümet ve onun yayın organları çalışma koşulu itibariyle risk grubunda olan işçileri görmezden geldi. Fabrikalardan pozitif vaka ve ölüm haberleri geliyor. Yalnız burada çalışan işçiler bu vahim durumu bile olumlu karşılayacak noktaya geldiler. Çünkü fabrikalarda salgın, dışarıda işsizlik ve açlık var. İşten çıkarmanın yasak, ücretsiz izinin serbest olduğu bu koşullarda ücretsiz izne çıkmak işçiler için tam bir felaket oldu. Neden mi? Çünkü Kısa Çalışma Ödeneği diye günlerdir koparılan yaygaranın altı yine her zamanki gibi boş çıktı. Hükümet tarafından insanlara reva görülen ödenek 1100 lira ile 1600 lira arasında olarak ifade edildi. Zaten bu miktarlar bile insanların insanca yaşayabilmelerine olanak sağlayamazken bir de 17 Nisan kuralı devreye girdi. Efendim çok büyük büyük yöneticilerimiz çalışanların hepsinin 17 Nisan tarihinden itibaren ücretsiz izne çıktığını baz almışlar. Yani 11 Mart’ta başlayan ve artarak devam eden ücretsiz izin ve işten çıkarmaların hepsi göz ardı edilerek 17 Nisan tarihine saplandılar. Hal böyle olunca KÇÖ’den yararlanan işçilerin eline 549 lira gibi bir para geçti. Bozdurup bozdurup harcarız artık. Bu yazıyı yazmadan önce konuştuğum muhasebeci bir dostumun konuyla ilgili anlattıkları ise tam bir felaket. Dostumun ifade ettiğine göre; patronlar salgın sürecinde işçileri çalıştırmaya devam ederken bir yandan da KÇÖ başvurusu yapıyorlar. İşçilerin maaşını öderken de bu fondan aldıkları parayı da kendi ceplerinden vermiş gibi alınan  miktarı işçilerin maaşlarından kesiyorlar. Fabrikalarda yaşanan bir başka vahim durum ise patronlar bu parayı işçilerden geri talep ediyorlar. Yani işçilerin emekçilerin işsizlik fonunda kendi emekleriyle biriktirdikleri para patronlara peşkeş çekiliyor. Yani işçilerin emekleri ÇA-LI-NI-YOR.

İşçilerin kendi emekleriyle biriktirdikleri çalınırken bir de işçilere para dağıtılıyor imajı veriliyor. Şimdi burada bir soruyu hemen sormak gerekiyor; “İnsan sağlığını tehdit eden virüs mü, yoksa kapitalizm ve onun yegane temsilcisi olan hükümet mi?”

Bütün bunları göz önüne aldığımız zaman ortaya çıkan sonuç ülkenin emekten, demokrasiden insan haklarından yan olan bütün kesimlerinin acilen bir araya gelip bu konuda çetin bir mücadele hattını örmesi gerekmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir