Baba Gitme!

AnalizPolitika

Written by:

Carencia’nın ne olduğunu daha önce hiç duymuş muydunuz? Bu konuda yalnız olmadığınıza emin olabilirsiniz, zira ben de daha önce hiç duymamıştım. Ta ki her sahnesini, her sekansını, her diyaloğunu izlemediğim, adeta satır satır, sahne sahne ezberlediğim muhteşem finansal serüven Billions dizisinin final sezonunda bu esrarengiz sözcük kullanılana ve ne olduğu anlatılana kadar.

Carencia, boğa güreşlerinde boğanın arenada kendisini en güvenli hissettiği ve tüm gücünü yeniden toparlayabildiği yermiş efendim. Meğer hünerli matadorumuzun bütün o show esnasında en temel amacı boğanın kendi carencia’sını bulmasını engellemek; onu o bölgeden mümkün olduğunca uzak tutabilmekmiş. Zira yine bizim matadorumuz gayet iyi bilirmiş ki bir saniye bile aman verirse ve o esnada da boğa kendi cerancia’sını bulabilmeyi başarabilirse eğer, daha önce ne yaşandığının önemi olmaksızın kendisi daha ne olduğunu bile anlamadan boğanın o haşmetli boynuzlarını yemesi içten bile olmazmış!

Sonradan yazıldığı ve bizim de zaman zaman kahrolarak okuduğumuz üzere meğer bütün bu hukuksuz süreç boyunca Demirtaş Başkanın kendisini en zayıf ve en çaresiz hissettiği “ilk ve tek an”, kendisi gözaltına alınıp götürülürken tam kapıdan çıkacağı esnada o sırada sadece 9 yaşında olan küçük meleği Dilda’nın; “Baba gitme!” diye kendisine seslenmesiyle birlikte yaşanmış.

Ne kadar ilginç değil mi? Ordusuyla, emniyetiyle, hazinesiyle, medyasıyla ve tabii yargısıyla tüm ülkeye ve hatta tüm ülke insanına A’dan Z’ye tekmil-i birden hakimsiniz, adeta sizden habersiz kuş bile uçamıyor memleketin rengi artık griye dönmüş o küskün gökyüzünde, ancak sahip olduğunuz bütün bu ihtişamlı devlet gücüne ve imkanlarına rağmen heybenizdeki her türlü zalimliği, her türlü hukuksuzluğu, vicdansızlığı ve utanmazlığı üzerine hayasızca boca etmekten çekinmediğiniz “olağan şüpheli” kara yağız bir lideri hani bırakın korkutmayı, sindirmeyi ya da yıldırmayı; onun isyan dünyasında geçen herhangi “insani” bir kelimeye sıradan bir “sözcük” olmaya bile gücünüz ya da kudretiniz yetmiyor, yetemiyor!

Sadece 9 yaşında olan küçük bir kız çocuğunun babasının dipçik gibi sapasağlam olan ruh dünyasında yarattığı o dayanılmaz yıkımın yanından bile geçemiyor sınırsız imkanlarınızla dibine kadar semirttiğiniz ırkçı yıkım ekiplerinizin insan ruhu üzerindeki o sonu gelmeyen hafriyat çalışmaları.

Ancak bir konuda hakkınızı teslim etmemiz gerekir ki, yeri hiçbir şart ve koşulda telafi edilemeyecek olan çok önemli bir mefhuma, yani bir çocuğun babasıyla, bir kadının kocasıyla, milyonlarca seçmenin liderleriyle, kahramanlarıyla birlikte geçireceği “zaman”a usta bir hırsız gibi el koymayı ve onu kendi iğrenç siyasi çıkarlarınız yönünde keyfinizce yönetmeyi başarabiliyorsunuz. İşte buna gücünüz, kudretiniz ve ziyadesiyle soluklanıp tüm gücünüzü yeniden toparlayabildiğiniz “yerli ve dini” carencia’larınız fazlasıyla yetebiliyor!

Yetebiliyor, çünkü memleket Türklerinin kahir ekseriyeti, kendi carencia’nızı bulmanızı engellemek; sizi o lanet bölgeden mümkün olduğunca uzak tutabilmek için arenada kan revan içerisinde yıllardır kahramanca mücadele eden ve bu uğurda özgürlüğünü, zamanını, yetmedi canını bile ortaya koymaktan zinhar çekinmeyen, korkmayan memleket Kürtlerini size karşı ısrarla ve inatla yalnız bırakıyorlar.

Kadim Kürtlerle birlikte arenada omuz omuza mücadele etmek varken, ellerinde mısır cipsleri, ağızlarında anlaşılamayan “ninni” temennileriyle Roma İmparatorluğu döneminde aslanların önüne atılan Hristiyanları büyük bir coşkuyla izleyen Romalılar gibi “yerli ve kindar” boğanın Kürtlerin haklarını, zamanlarını, o da kesmezse eğer yaşamlarını tümüyle yok etmesini insanı Türk olduğundan utandıracak şekilde kifayetsizce seyrediyorlar. Evet, sadece seyrediyorlar ve ne gariptir ki hala muhalif olduklarını zannediyorlar!

Oysa bilmiyorlar ki, gerçek muhalifliğin, yani düzenin değil, düzene muhalif olmanın biricik yolu etnik kimliği ya da ailesinin siyasi tercihleri ne olursa olsun küçük bir kız çocuğunun babasının ardından “Baba gitme!” diye haykırmak zorunda kalmasının önüne geçmekten ve yılların birbiri ardına geçip gitmesini beklemeden de o babayı ailesine, o lideri seçmenlerine yeniden kavuşturmaktan; bu uğurda da arenada ne kadar “carencia” varsa onları hep birlikte itinayla yok etmekten geçmektedir.

Bu gerçekleşmez, cerancia’lar bu kadar kolay bulunmaya ve orada bu kadar sık soluklanılmaya devam edilirse eğer, işte o vakit sadece Kürtlerin ya da KHK’larla hayatları perişan edilen yüz binlerce ve hatta milyonlarca yurttaşın değil; konfor alanlarında muhaliflik oynayan her Türk’ün, her Müslüman’ın evinden de kitlesel olarak “Gitme baba!”lar yükselmeye başlayacaktır, bundan emin olabilirsiniz.

İşte o an geldiğinde, babalarının zamanında eve dönmesi için “zamanında” hiçbir şey yapmadığınız çocukların sizin çocuklarınızın da olası çığlıklarına haklı olarak kapılarını kapatmaması ve hatta tüm çığlıklara hiçbir kapının, hiçbir zaman kapanmaması için gelin giyin pelerinlerinizi, alın elinize kırmızı muletalarınızı ve çıkın artık şu lanet arenaya!. Çünkü diğer matadorun size ve desteğinize çok ihtiyacı var.

Uğur Güney Subaşı. Haziran 2022, Adana Başkanı, Kavala’yı, Baransu’yu ve diğer tüm siyasi tutsakları bırakın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir