YEMİN

AnalizPolitika

Written by:

“Min ev sond ji bo biratiya gele Tirk u Kurd xwend” (Bu yemini Türk ve Kürt halkının kardeşiliği için okudum)

Henüz 30 yaşında olmasına rağmen meclise SHP sıralarından milletvekili olarak girmeyi başaran memleketin her daim “olağan şüpheli”si Leyla Zana’nın meclis kürsüsünden Kürtçe olarak ettiği bu tarihi yemini ilk duyduğumda, ben lise tozunu daha yeni yutmaya başlamış iman etmiş, fanatik bir Kemalist idim. O dünlerde Kemalizme gönül verdiğim için mi memleket Kürtlerinden ölesiye nefret ediyordum, yoksa Kürtlerden nefret ettiğim için mi Kemalizme sorgusuz sualsiz “nefer” yazılmıştım, aslına bakarsanız tam olarak hatırlamıyorum.

Ancak gazi meclis çatısı altında sarf edilmiş bu Kürtçe cümleler yüzünden hem Leyla Zana’ya hem de ona haklı olarak desteklerini sunan tüm vekil arkadaşlarına karşı hissettiğim o ölümcül kin ve nefreti her hatırladığımda, ırkçılığın koynuna girmiş o iflah olmaz cehaletimden dolayı kendimden utandığımı ve hatta nefret ettiğimi gayet iyi biliyorum.

Oysa itiraf etmem gerekiyor ki, Kürtlerin en uzun ve en çileli “on yılı” olarak niteleyebileceğimiz 1990-2000 karanlığının ve faşizmin, ki bugünleri gördükçe o günleri bile arar hale geldik, ilk kurbanlarından birisi olan Leyla Zana’nın o cümlelerinde ne dediğine dair ne benim ne de yakın çevremin hiçbir fikri yoktu..Zira o dünlerde benim gibi fanatik ulusalcılar açısından önemli olan o yeminin, ya da o yemin esnasında söylenen bazı sözlerin ne anlama geldiğinden ziyade, bu toprakların devleti ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne her daim “tehlike” arz etmiş aykırı bir dille edilmiş, ulu orta söylenmiş olmasıydı.

Hakim kurucu rejime buram buram yabancı ve sakıncalı kokan bir dille edilen bu tarihi yemin, içerisinde benim de yer aldığım toplumun geniş bir kesimi tarafından, fazlasıyla haksız bir biçimde, yıllar boyunca “terör örgütü propagandası” yaftasıyla lanetlenmiş, aslında ulaşılması son derece kolay olan bu gerçek, kirli, kanlı hesaplar uğruna bilerek saklanıp hasır altı edilmişti. Bu şok edici yemin sonrasında tüm teamül alt üst edilerek gazi meclis çatısı altında yaka paça göz altına alınan Zana ve vekil arkadaşları, böylece uzun yıllar sürecek olan hapis hayatıyla da tanışmak zorunda kalmışlardı.

Bu toprakların bağımsızlığı, özgürlüğü uğruna verilen Kurtuluş Savaşı’nın asli aktörlerinden ve en önemli unsurlarından birisi olan kadim bir halkın, asırlık bir geleneğin ve kültürün varlığının adeta taşıyıcı kolonu olan “diline” yönelik olarak sahnelenen bu ırkçı, faşizan saldırıların tıpkı benim lise günlerimin olduğu gibi artık çok gerilerde kaldığını zannederken, ya da umarken başta belediye başkanları olmak üzere Kars’ta HDP’yle ilişkilendirilebilecek kim varsa, kimi buldularsa hukuku hunharca tekmeleme pahasına tutuklamalarıyla birlikte bir kez daha anlamış oldum ki, şimdilerde özlemle anar hale geldiğimiz 90’lı yıllarda yapılan o vahim hatalardan asla ders almayan cari iktidarın, Kürt siyasi hareketine yönelik olarak sahneye koyduğu bu post-modern İslami sürek avının en rezil, en pespaye ve en acımasız sahnelerinden birisi oynanmakta.

Bu yalnız ve çileli ülkeyi yönetmekten ziyade buralarda gönüllerince “hüküm sürmek” peşinde ve sevdasında olan totaliter ve otoriter İslami rejimin sebep olduğu bu vahşi uygulamalar ortaya koyuyor ki, hangi dilde olursa olsun kurumların ve yasaların bütünüyle lağvedildiği bu topraklarda özgürce nefes alıp, hür iradenin emrettiği şekilde davranmak artık pek mümkün kılınmayacak.

Oysa ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bütün bu faul dolu faşizan hareketleri yüzünden onları sadık bir gölge gibi sonsuza dek takip edecek olan günahları ve suçlarıyla yüzleşmeden yapacakları her ibadet onlara taşımayacakları irice bir yük olarak geri dönecektir. İmanla yanıp tutuştuğunu övünerek iddia ettikleri o ulvi (!) alınları sadece secdeye değil, yüreği tepeden tırnağa acılarla bezenen evsiz, barksız ve yetim bıraktıkları bütün o Kürt çocuklarının, seçimle kazandıkları makamlarını bileklerinde kelepçeyle terk etmek zorunda bırakılan bütün o belediye başkanlarının analarının ak sütü gibi helal ve haklı olan beddualarına, göz yaşlarına da temas edecektir. Okuyacakları, eşlik edecekleri hiçbir rahmani dua, camiye çevirecekleri hiçbir tarihi müze de bu yürek sıkıntılarına merhem olmayacaktır.

One Reply to “YEMİN”

  1. Bünyamin dedi ki:

    Tebrikler. Acı gerçek. Kendi düştüğüm duruma değil, kendime değil. Ülkemin içindeki duruma ve daha önemlisi insanların düştüğü hale
    Ben bir Türk olarak utanıyor- ağlıyorum şu an.
    Yazıklar olsun
    Yazıklar olsun
    Yazıklar olsun

    Bizi bu hallere düşürenlere yazarlar, lanetler olsun. Artık ne seçim ne demokratik yollar ile bitecek bir süreç gibi görünmüyor. Bu adamlar seçimle bile koltuk bırakmayacaklar bu 17/18 Mart 2021 deki icraatları da bunun artık aleni olarak ilanı gibi. Allah Celle Celaluhu cümleten yardımcımız olsun. Tek umut kaldıysa bende artık Allah Celle Celaluhu yardımı . İnayet ya rabbi, acı ya rabbi. Affet bizleri ya rabbiii. Hergün – hergece yalvaracağım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir