Geri Dönüşüm Kutusu

AnalizPolitika

Written by:

Evindeki bakımsız duvarın dibine eski bir gazete yığını gibi yığılarak “yalnızlığına tutunamadığı zamanlardan nefret ettiğini” gözyaşları içerisinde haykıran Mr. Robot dizisinin nevrotik kahramanı Elliot gibi, sizler de hayatınızda bir şeyleri fena halde batırdığınız için bilgisayarınızdaki o sihirli ‘geri al’ butonunun gerçek yaşamınızda da hizmetinizde olmasını ve bu sayede ama bilerek ama bilmeyerek yaptığınız, bir parçası olduğunuz bütün o ölümcül hatalarınızı, şeytani yanlışlarınızı ya da günahlarınızı bir çırpıda geri dönüşüm kutusuna yollayarak onlardan sonsuza kadar kurtulabileceğiniz ışıltılı, iddialı bir güce hayatınız boyunca sahip olabilmeyi; bu sayede de kaderiniz üzerinde yaradanla birlikte gövdeli hakimiyetler kurabilmeyi düşlediniz mi hiç?

Ben düşledim. Üstelik her Allah’ın günü de umutsuzca düşlemeye devam ediyorum.

Hayata dair her şeyin en iyisini ve en doğrusunu bildiğimden zerre şüphe duymadığım Çukurova Üniversitesi yıllarımda, sonradan aramızın çok iyi olacağı Neşe Algan hocamızla, üstelik sınıfın tam orta yerinde, oldukça sert bir tartışma yaşamış; diğer öğrencilerin şaşkın bakışları arasında adeta birbirimize girmiştik.

Eşini yeni kaybetmiş bir akademisyene karşı imza attığım o ağır terbiyesizliğin ve tabii diğer ağır zibidiliklerimin bedeli olarak soluğu yine fakülte disiplin kurulunda alırken yolda aynı hocamla bir kez daha karşılaşmış; ancak bu sefer benimle dalaşmak yerine o aralar içinde bulunduğum çekilmez durumun akademik olarak tespitini yapmayı nedense daha uygun bulmuştu kıymetli hocam; “senin hayatının temeli yanlış atılmış Uğur. O yüzden senin hayatın hep yanlışlar üzerinde yükselecek, bak göreceksin!”

Haklı çıkmıştı hocam.

Her ne kadar ana rahmine kusursuz düştüğüme sonsuz iman ettiğim o dünlerde sorunlu hayatıma dair çekilen bu akademik röntgen filmine kulak vermeyip bildiğimi okumaya devam etmiş olsam da, sonraki yıllarda hayatıma dair inşa etmeye çalıştığım her müspet şeyin çürük bir bina gibi kendi üzerime yeniden, yeniden, yeniden yıkılmasıyla kıymetli hocamın zamanında bahsettiği ve beni bir anlamda kurtarmaya çalıştığı o çürük temele dair tüm gerçeklik her defasında bir tokat gibi yüzümde patlamaya ve hayatımı alt üst etmeye devam etmişti.

Ki kişisel glasnostumu ve perestroykamı bir türlü ilan edemediğim için de o yanlış atılmış temeli kökünden onarmak veya değiştirmek hiçbir zaman için kısmet olmadı bana.

İşte girizgahta bahsettiğim o sihirli “geri dönüşüm kutusuna” sahip olmaya dair kurduğum bütün o çocuksu düşlerimin temelini, üzerinde herhangi bir müspet yapının yükselmesine dair umudumun artık kalmamasıyla birlikte benim de “onarmak” ya da “düzeltmek” gibi bir hayalimin artık kalmadığı bir başka kadim “temel” oluşturuyor.

Yaptığım bütün o ölümcül hatalarımı, şeytani yanlışlarımı ve affedilmez günahlarımı bir çırpıda “geri dönüşüm kutusuna” yollayarak her şeye, herkese sıfırdan başlayabilmenin masumane hayallerini kurarken yakalıyorum kendimi.

Ancak ne kadar çabalarsam çabalayayım olmuyor. Bilgisayarların insanlara tanıdığı o sonsuz toleransı hayat insanlara tanımıyor ne yazık ki. Yapılan yanlışlardan, işlenen günahlardan, bir parçası olunan ayıplardan “geri dönüşüm kutusu” kullanılarak geri dönülemiyor. Bir çarmıh gibi uzun yıllar boyunca sırtta taşınıyor hepsi.

Başak Demirtaş’ın, coronavirus gerekçe gösterilerek cezaevlerinde başlayan görüş sınırlamasının kaldırılmamasını ve bayram gelmesine rağmen hala açık görüşlerin başlatılmamasını “bu tecrit içinde tecrit, bu kasıtlı kötülük son bulsun!” sloganıyla bir direniş kampanyasına dönüştürdüğünü duydunuz mu? Duymadıysanız eğer, bu yazı vesilesiyle duymuş ve tabii destek vermiş olun.

Zira, belli ki insanların anayasal haklarıyla arasına mesafe koymakla tatmin olmayan cari zalimler, bu sefer de aynı insanların aileleriyle, sevdikleriyle aralarına mesafe koymanın şeytani planlarını yapıyorlar memleket zindanlarında! Kurmuş oldukları suç ve haram düzenine biat etmeyi inatla reddeden bu yürekli insanları, onların en hassas yerlerinden yani eşleri ve çocukları üzerinden vurmaya çalışıyorlar hiçbir insani utanma ve sıkılma belirtisi göstermeden.

Oysa bilmiyorlar ki bu “yerli ve dini” zulüm sonsuza kadar hep böyle sürüp gitmeyecek elbet. Bütün bu şeytani yanlışların, iflah olmaz günahların hesabı gün gelecek kendilerinden dirhem dirhem, santim santim sorulacak. İşte o kutsal hesap günü geldiğinde onlar da tıpkı benim gibi yapmış oldukları yanlışlarını, ölümcül günahlarını ve suçlarını bir çırpıda telafi edebilecekleri, her şeyi sıfırdan, yeniden yaşayabilecekleri bir “geri al” butonunun arayışına girecekler acınası bir panikle.

Ancak suçları, ayıp ve günahları zamanla kuruyacak olan ıslak bir çimentonun üzerine çoktaaan düşmüş olduğu için bin asır geçse de üzerinden yaptıklarının hesabını vermekten kurtulamayacaklar; okyanusun tüm berrak sularını üzerlerine boca etseler dahi insanları sevdikleri üzerinden vurmanın “geri dönüşüm kutusuna” hiçbir şekilde yollanamayacak olan o korkunç kirin ve lekenin ahirete kadar kendilerine usul usul eşlik etmesinin önüne asla geçemeyeceklerdir.

Dolayısıyla her ihtiyacı olduğunda zihninde yarattığı alternatif bünyelerde huzura yatarak yalnızlığına bir şekilde tutunmaya çalışan Elliot gibi, bunların da bünyelerinde istihdam ettikleri çeşitli yüzlerin ve karakterlerin arkasına sığınarak yanlışlarına tutunmaya; daha çok da yanlışlarını unutturmaya çalışmaları kendileri açısından beyhude bir çaba olacaktır.

Çünkü ne yaparlarsa yapsınlar, hangi iğrenç yüzlerin ya da yüzsüzlüklerinin arkasına saklanırlarsa saklansınlar tüm faşizan işkencelere rağmen Victor Jara’nın tarihe geçen o ünlü tınılarını nasıl unutmadıysak, başta Başak Demirtaş olmak üzere tüm yürekli ve onurlu kadınların ve tabii onların ailelerinin özgürlük türkülerini ve direnişlerini nasıl unutmadıysak bunların da buram buram sakillik kokan o badem bıyıklı iğrenç yüzlerini asla unutmayacağız. Asla.

Uğur Güney Subaşı

One Reply to “Geri Dönüşüm Kutusu”

  1. Nalan Kamil dedi ki:

    Samimi iç döküş ve itirafname. Çok değerli.
    Size pişmanlık duygusunu yaşatan her ne ise geri dönüşüm kutusuna atabilirsiniz bence.
    Paylaşımınız için teşekkür ederim.
    Kitabınızı alıp en kısa zamanda okuyacağım.
    Çıkardığınız dersler olası yanlışları engellesin, deneyimleriniz için kayıt butonuna alışsın parmağınız.
    Selahattin Demirtaş’tan ve ailesinden çalınan yılların hesabının sorulacağı günler yakın olsun,suçluların yargılandığına tanık olalım isterim.
    Selamlar,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir